Anahtar nokta “yasaklamak” değil “dengelemek”

Bütünsel Beslenme Uzmanı ve Fonksiyonel Tıp Sağlık Koçu Ebru Zeynep Altay ilk kitabı “Longevity Tariflerle Tabağın Değişsin Sen Değiş”i çıkardı. Altay ile sağlıklı uzun ömrü, şekersiz beslenme ve yeni kitabını konuştuk.

İlk kitabınız Longevity Tariflerle Tabağın Değişsin Sen Değiş’ten biraz bahseder misiniz?

Destek Yayınları etiketiyle yayımlanan “Longevity Tariflerle Tabağın Değişsin, Sen Değiş”, yalnızca bir tarif kitabı değil; sağlıklı beslenme, yaşam dengesi, şekerden arınma ve uzun ömürlü alışkanlıklar üzerine kapsamlı bir başvuru eseri olarak hazırlandı.

Beslenmenin yalnızca tabaktaki yiyeceklerle sınırlı olmadığını vurguladığım ilk kitabımda sosyal çevre, kariyer, fiziksel aktivite ve maneviyat gibi “birincil besinler”in de sağlıklı yaşamın temel taşları olduğunu vurguluyorum. Kitapta hem bilimsel temelli açıklamalar hem de şifa dolu, glütensiz, rafine şekersiz ve lezzetli tarifler bir araya geldi.

21 günde şekersiz beslenme programından bahseder misiniz? Bu süreçte vücutta neler oluyor, biz neler kazanıyoruz?

21 günlük şekersiz beslenme programı, rafine şeker ve şeker içeren işlenmiş gıdaların tamamen bırakıldığı, vücudu adeta “şeker detoksuna” soktuğumuz bir süreçtir. İlk birkaç gün baş ağrısı, sinirlilik, tatlı isteği gibi yoksunluk belirtileri görülse de ikinci haftadan itibaren enerji seviyelerinde artış, daha kaliteli uyku, ciltte parlaklık, sindirimde rahatlama gibi olumlu etkiler hissediliyor. 21 gün sonunda ise tatlı ihtiyacının büyük ölçüde azaldığını, damak tadının değiştiği ve kişilerin daha bilinçli beslenmeye yöneldiği gözlemliyoruz. 21 günde şekersiz programı, kilo kontrolü sağlamasının dışında, insülin direnci, enflamasyon gibi metabolik rahatsızlıklarla da mücadeleye destek oluyor.

Şekersiz yaşam mümkün mü, sürdürülebilir mi?

Elbette. Şekersiz yaşam mümkündür ve sürdürülebilir hale getirilebilir. Burada kilit nokta işlenmiş şekerden uzak durmaktır ve tamamen yasaklar koymak yerine meyve, hurma, bal gibi doğal şeker kaynaklarına yönelmek. Alışkanlıklar zamanla değişir. Damak tadınız yeniden şekillenir ve zamanla eski şekerli gıdalar size fazla tatlı, hatta rahatsız edici gelmeye başlar. Küçük adımlarla başlamak, alternatif tarifler denemek ve sağlıklı atıştırmalıklarla desteklemek bu yaşam tarzını sürdürülebilir kılar.

Sağlıklı hayat için beslenmeye dair ipuçları verebilir misiniz?

Tabii. Hazır ve paketli gıdalardan uzak durun; içeriklerini okuyun, raf ömrü uzun olan ürünleri azaltın. Su içmeyi unutmayın; günde en az 2-2.5 litre su tüketmek metabolizmayı destekler. Renkli beslenin yani her öğünde tabağınızda farklı renklerde sebzeler, meyveler olsun. İşlenmiş karbonhidratları azaltın; beyaz un yerine tam tahıllar, bulgur, yulaf tercih edin. Küçük değişiklikler büyük fark yaratır; her gün 10 dakika yürümek bile rutininizi dönüştürebilir. Bu alışkanlıklar sayesinde kilo kontrolünün kolaylaştığını, enerji seviyenizin arttığını, uyku kalitenizin ve ruh halinizin iyileştiğini zaten gözlemleyeceksiniz.

Diyette de olsak kaçamak hepimizin yaptığı bir şey; bunu önlemenin bir yolu var mı?

Kaçamakları tamamen engellemek yerine yönetilebilir hale getirmenin daha gerçekçi olduğuna inanıyorum. Anahtar nokta, “yasaklamak” değil, “dengelemek”tir. Tatlı isteği geldiğinde sağlıklı alternatifler; örneğin hurmalı top, bitter çikolata, yoğurtlu meyve karışımı tüketilebilir. Ayrıca ana öğünlerin dengeli olması, protein, lif, sağlıklı yağ içermesi, tatlı krizlerini azaltır. Planlı esneklik de önemli. Yani haftada bir kez ölçülü bir kaçamak yapmak motivasyonu koruyabilir mesela.

İnsanların en büyük handikabı akşamları bir şey atıştırmak. Bu konuda önerileriniz ne olur?

Akşam atıştırmaları genellikle açlıktan çok alışkanlıkla olur. Öncelikle bu durumu fark etmek önemli. Açsanız, hafif ve besleyici seçenekler öneriyorum. Örneğin bir avuç çiğ badem ya da fındık, bir küçük kase yoğurt ve tarçın, bir bitki çayı ile birlikte meyve dilimleri veya haşlanmış yumurta ya da birkaç dilim peynir gibi. Ama uyumadan en az 2-3 saat önce yemeği bırakmanın sindirim sağlığı açısından da faydalı olduğunun altını çizmek isterim.

Beslenmede yapılan en büyük hatalar neler?

Öğün atlamak birçoğumuzun yaptığı ama metabolizmayı yavaşlatan bir hatadır. Özellikle de kahvaltıyı. Az su içmek de hepimizin unuttuğu bir şeydir ve çoğu zaman da açlıkla karıştırılır. Porsiyon kontrolünü kaçırmak da yani bir ürünü fazla tüketmek, bu sağlıklı bir şey de olsa zarar verici bir harekettir. Şok diyetler yapmak kısa vadeli sonuçlar verse de hızla eski kiloya dönülür. “Light” ürünlere fazla güvenmek de birçoğumuzun yaptığı hatalardan. İçerikleri incelenmeden tüketilen diyet ürünleri bazen daha fazla katkı maddesi içeriyor.

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir